Kayıtlar

''Anyuta'' a short story by Anton Chekov

     I never knew how to start my posts on this blog. I was an amateur-still I am-, always self-conscious and that makes my writing artificial I think, particularly at the beginnings of them. But it looks like to me I am thriving gradually and my writing is being more flourish! And now I'm trying my first English blog post. It could be not very good (I hope it won't) and unnatural.    I love Chekhov and have read Chekhov for couple years. I read lots and lots of stories by him and I think he is my favorite author(s). It is ridiculous I said this for all of the books' authors that posted about. But I sincerely love Chekhov, he has a special importance for me. I like his themes. I feel and understand him because I think I found similarities within my life and his life and his ideas and thoughts about his physical and social environment. I'd read his biography and essays about him. I just admire him so much!    Anyuta, what a cute spelling what a cut...

Hermann Hesse ''Çarklar Arasında'' İncelemesi

Herman Hesse Çarklar arasında birinin çarklar arasında ezilmesini anlatır. Doğrusu hala nasıl yazacağımı bilmiyorum ve bir sistematiğim yok. Güzel olması için sistematiğin olmasına da gerek yok. Ama yazımı sevmiyorum. Başlamak için saçma sapan, sıradan ve bayağı cümleler kullanıyorum. Böyle başlamak zor geliyor. Tabiki de kabul ediyorum, kötü bir cümleydi ilk cümle. Dahası bazen yalnız kitabın bir özetini çıkarıyormuş da olayları ve olayları yazıyormuşum gibi de insanın ruhuna ve aklına dokunan en ufak bir kırıntı yazımın arasına girememiş gibi geliyor. Yine de nasıl yazacağımı bilmiyorum. Yeni bir şeyler denemek istiyorum ama yapmayacağım deneme felan. Neyse... Başlayacağım. Hans okul kabul sınavına girecektir. Ona çalışırken Hans kendi kişiliğini ve yüce zevklerini gölgede bırakır. Kendi kişiliğini ve dikbaşlılığını koruyacak, dehasını ve enerjisini onu parlatmak ve daha da yükseltmek için değil de onu köretlmek için kullanır. Kişinin kendisine ve Dünyaya yani güzel olan ne varsa on...

Andrey Platonov ''Can''

Resim
    Nazar Çagatayev'i o daha bir çocukken annesi kovar Üst Yurt'un fakir topraklarından. Çagatayev o zaman bir çocuğu bile doyuramadıkları için kızar. Moskova'da üniversite okur. Andrey Platonov sosyalizme inanır. Stalin'in dul bir kadın gibi çocukları toplayıp doyurduğunu yazar.    Çagatayev sosyalizmi kurmak ve mutsuzluğa son vermek için kendi topraklarına görevlendirilir. Ondan önce de insanlar görevlendirilmiştir. Eleştirisi burada başlıyor Platonov'un. O önceden görevlendirenler iktidarlarının gücünü kullanarak küçük yaşlı demeden kötülük etmişler ve ne olursa olsun kendi haz ve çıkarlarını düşünmüşlerdir- bunlardan biri Nurmuhammed'tir. Çagatayev ve halkı Can ona karşı koyamaz. Çünkü Can'ın zaten kendi canından başka hiçbir şeyi kalmayan demekti. Can güçsüz ve aklını kaybetmiş, Çagatayev ise yalnızdı ve azdı.     Oysa Can halkının zaten sosyalizme ihtiyacı yoktu. Çünkü yaşamıyordu o, sadece yaşadığını sanıyordu. Sazlıkların arasında kendi evinden...

Emile Zola ''Meyhane''nin İncelemesi

   Hey bakın ne diyeceğim!   Bu ya da herhangi bir  kitapta yazanları anlatmak için uzun bir cümle yeterdi. Diye düşürdüm önceden. Ne olmuş yani  toplumun bireyi etkilediğini kim yadsımış ki! Ama okudukça ayrıntıları fark ettiğimi sanıyorum. Ve gittikçe daha çok anlıyorum. Anlamanın çabasının sonu var mı bilmem. Yine de kurgunun içinde her şey çok daha açık ve saf. Zola'nın anlatacakları var. Ben burada, orda yazanı aktaramam dahası onu telkin edemem. Ne yazık ki onun yazısını eleştiremem (Çünkü ne yöntemi ne kullanmam gereken bilgiyi bilmiyorum, teoriyi bilmiyorum) ama onun büyüklüğünü ve sanatını çok iyi hissediyorum. İnsanı, sanatın yaratıcılığında yaratmak bu olsa gerek, bir insanın basit ideallerini ve onun yok oluşunu.      Başta, çamaşırhanede bir kavga olur. Gervaise ile Virginie ölesiye dövüşür. Etraftakiler dövüşe hiçbir şey yapmadan izler. Bazıları güler, bazıları bunun olmasını istemiyorlarmış gibi duruyordur, bazıları pek de ilgi...

Yu Hua ''Yaşamak''ın İncelemesi

   Coğrafyalar ve uzaklıklar değişse bile insanın durumları hep aynı. Acıları, umutları, mutlulukları ve onun yaşamını oluşturan bütün parçalarıyla... Bugün benim için çok da hızlı geçecekmiş gibi değil aynı şekilde yarın da öyle. Ne var ki herhangi bir Çin tarihi kitabını ya Dünya tarihi de olur, muhtemelen tek elimle taşırım. Kendi yaşamımı düşündüğümde, bu kitabı okuduğumda ve insanlığın yaşamını düşündüğümde yaşamış her bir insanın münferit ve müstakil bir hayatı olduğunu düşünmek ne ilginç. Ve sonra her insanın benzersiz yaşamının insanlığın ortak deneyiminde bir olduğunu...    Yu Hua'nın dili çok yalındır. Tarih ve zaman insana sürekli etki eder. İnsan bağımsız değil yalnızca insanlığın bir parçası olarak yaşam bulur ya da ölür. Doğru, ölür de çünkü yaşamın ölümle oluşturduğu tezat da yaşamın bir parçasıdır. İnsanlık nasıl bir bütünse onun oluşturduğu etki de bütündür. Fugui'nin köyü ve o köyün insanını besleyen toprağın bir bütün olduğu gibi o küçük köy de küç...