Lev Nikolayeviç Tolstoy ''İvan İlyiç'in Ölümü''nün İncelemesi

   İnsanlığın peşini insanlık var olduğundan beri bırakmayan ölüm üzerine olağanüstü sevdiğim yazar Tolstoy'un bir kitabı İvan İlyiç'in Ölümü. Ben ölüm dedim ama tema ölüm olsa da Tolstoy insan nasıl yaşamalı sorusunu çözümlüyor bu kitapta. Bir insanın yaşamanı görüyoruz. Ve ben iyi ki buna tanıklık etmişim diyorum.

   Hikayenin yapısı döngüseldir en başta İvan İlyiç'in sonunu görürüz. Arkadaşları ve ailesi onun cenazesinde, evindedir. Cenaze de cenazedeki insanlar da formaliteden ordadır. Bu yapmacıklık İvan İlyiç'in de hayatının özetidir belki de. Çünkü İvan İlyiç'in hicivle anlatılmış uzlaşmacı, materyalist ve sahte bir hayatı vardır. Oysa İvan İlyiç için ölüm gelmeden önce ''Hayat hoş bir biçimde sürüp gidiyordu'' İvan İlyiç ise sahici olan ''O''nu yalnız ölümün soyut olmadığını kabul ettiğinde fark eder sanki. İvan İlyiç'in arkadaşları da İvan İlyiç gibi ölüme sanki gerçek değilmiş gibi bakarlar, İvan İlyiç ilk öldüğünde ilk düşünceleri görev yerlerindeki değişikleri olur -adliyeden dostları vardır, İvan İlyiç bir mahkeme yargıcıdır- ve şöyle düşünürler. Ölüm insanlar için onlardan uzak, yalnızca başkalarının başına gelen bir şeydir.

   ''Vay canına! Öldü adamcağız... Ben ölmedim ya... Herkes böyle düşünüyor yada hissediyordu. İvan İlyiç'in dostu diye bilinen yakın tanıdıkları ise ayrıca, ister istemez, şimdi çok can sıkıcı birtakım zorunlu görevleri yerine getirmeleri, ölü duasında hazır bulunmaları, dul kadına başsağlına gitmeleri gerektiğini de düşünüyorlardı''      
        
sayfa 31

   İvan İlyiç'in ölümü acıklı kılan İvan İlyiç'in kendine şunu sormasıdır ''Belki de ben yaşamam gerektiği gibi yaşamadım?'' (sayfa 100) İvan İlyiç bunu uzun süre kabul etmez. Bir şeyleri yanlış yaptığını kabul etmesinde uşağı Gerasim etkilidir. Gerasim yapmacık değildir, ve ölümü kabul eder. Gerasim şefkatlidir ve yardımsever, halden anlayışlıdır. İvan İlyiç hiçbir etkisi olduğuna inanmamasına rağmen Gerasim'den bacaklarını havada tutmasını ister. Bazen bütün gece İvan İlyiç'İn bacakları Gerasim'in omuzlarında kalır Gerasim ''Yapılmayacak ne var ki? Hastasınız...''  der efendisi ona bunun için üzgün olduğunu söylediğinde. Gerasim içindeki boğluğu ne Vist ile ne göreviyle ne de evinin dekorlarıyla doldurur. Gerasim Tanrıya dayanır. Gerasim bu seküler rasyonalizm hayhuyunda imanlı kişidir. Bir İvan İlyiç Gerasim'den gitmesini ister ve Gerasim ona şöyle der:

   ''Hepimiz öleceğiz. Niçin yapmamız gerekenleri yapmayalım ki...''

sayfa 85


   İvan İlyiç önce ölümü kabul eder. Sonrasındaysa hayatının yanlışlığını kabul edecektir.

''Doğrusu, burada, şu perdenin yanında, savaştaymış gibi yitirdim yaşamımı. Gerçekten mi? Ne korkunç, ne aptalca bir şey! Olamaz böyle bir şey! Olamaz ama, oldu işte!

sayfa 80

   Perde. İvan İlyiç onu perdenin arkasında görür. Perde bir odanın dışarıya açılan bölümü kapatmak içindir, perde örtmeye yarar. İvan İlyiç de ölümü örtmüştür. Küçük odasını orada küçük dekorlarla birlikte örtmüştür, onu mesleğiyle örtmüştür. İvan İlyiç mesleğini yalnızca ölümü düşünmemek için yapmaya çalışır ama orada bile her zaman aklına gelir ölümü. ''O anda birden o uzatmıştı başını paravanın arkasından, İvan İlyiç görmüştü onu'' (safya 80) 

   Eve doktorlar gelir. İvan İlyiç doktorların gelmesine dayanamıyordur. Artık kendisi doktorları bile çağırmıyordur çünkü inanmıyordur onlara. İvan İlyiç ölümü kabul etmeden önce farkı doktorlara gittiğinde onlara asıl sorması gereken soruyu yani yaşayıp yaşamayacağını sorar. Doktorlar ona asıl cevabı vermezler. Ona hastalığının bu olabileceğini şu sebepten kaynaklanabileceğini şunu yapmasını şunları yapmamasını söylerler. Zaten hepsi de farklı bir hastalık söyler. Doktorların bu tavrı İvan İlyiç'e  kendi mesleğini hatırlatır. Doktorlar İvan İlyiç'in ölümle kendi yüzleşmesi gerektiğini gösterir, ölümün doktorları ilgilendirmediğin yalnızca İvan İlyiç'in kendisini ilgilendirdiğini anlatır sanki Tolstoy. Mahkeme yargıcı İvan İlyiç, bir yargıcın yargılanana olan soğukluğunu hisseder doktorlarda. Praskovya Fyodorovna Golovina yani İvan İlyiç'in eşi eve ünlü doktorları çağırır. İvan İlyiç buna öfkelenir çünkü eşi doktorları İvan İlyiç için çağırmıyordur, eşi doktorları kendi içi rahat etsin diye yani kendisi için çağırıyordur aslında. Bir gün eve İvan İlyiç'in kayınbiraderi ziyarete gelir ve İvan İlyiç'i görür. O anda onun ölümü de görür ''Gözlerine baksana. Işık kalmamış gözlerinde'' (sayfa 72) der Praskovya Fyodorovna'ya. Praskovya Fyodorovna ona abarttığını söyler. İvan İlyiç onları dinlemiştir. Her şey açıktır aslında. Herkes de farkındadır. Yalnızca önüne perde çekilmeye çalışılmaktadır. Bir gün şehre Sarah Bernhardt gelir. İvan İlyiç'in kızı, kızının nişanlısı, eşi, oğlu gideceklerdir. Unuttuysa bile loca'yı İvan İlyiç'in kendisi tutmuştur. Sarah Bernhardt'ın sanatının üzerine kitapta belirtildiği gibi her zamankinin tıpkısı bir tartışma başlar, sonrasındaysa dürbünün nerede olduğuna dair bir tartışma. Bütün bu hayhuylardan sonra İvan İlyiç şöyle düşünür: 

''Yaşadığın, yaşamakta olduğun  hiçbir şey olması gereken şeyler değil. Yaşamı da, ölümü de senden gizleyen yalan şeyler, aldatmaca bunlar''

sayfa 108

İvan İlyiç'in uzun süre acı çeker. Ama bir türlü ölmez. Anlatıcı bize şunu söyler:

''Tüm çabalarına karşın, onu öylesine dehşete düşüren şeye her dakika biraz daha yaklaştığını hissediyordu. Acılarının o kara deliğe sokulmaya çalışmasından, daha çok da oraya bir türlü girememesinden kaynaklandığının bilincindeydi. Yaşamının iyi bir yaşam olduğunu düşündüğü için giremiyordu kara çuvala. Yaşamının iyi olduğuna olan inancı engelliyordu girmesini, dolayısıyla, en çok acıyı da bu inancı veriyordu ona''

İvan İlyiç her şeyin yanlış olduğunu kabul eder. Ama artık yanlış olanın bir önemi kalmaz onun içi, sadece yapılması gerekenin ne olduğunu sorar kendisine. İvan İlyiç için artık her şey tersyüz olmuştur. Tolstoy trenle ilgili bir anoloji kurar. ''Tren hareket ettiğinde bir an ileri mi geri mi gidiyor anlayamazsınız, sonra birden anlarsınız gittiğiniz yönü; İvan İlyiç'e de öyle olmuştu''(sayfa110). Tren hareket eder, trenin hareket etmesi bir son değil tam tersine bir başlangıçtır. Önceki bir bölümde hayatımdaki her şey yanlışsa der Vanya, ölümden sonra neyin kaldığını sorar. Ama gerçeği kabulünden sonra ölümü daha kolaydır ve kara çuvala girmeye hazırdır. Çünkü yapılması gereken Tanrı'nın merhametini ve sevgisini kabul etmektir. Artık ölümden sonra ışık vardır. 

  ''İçinden hiç çıkmayan ölüm korkusunu aradı, bulamadı. Nereye gitmişti? Korku falan yoktu artık içinde. ölüm de yoktu çünkü.
  Ölümün yerinde ışık vardı. Yüksek sesle birden şöyle dedi: İşte böyle! Ne büyük bir mutluluk bu!''

sayfa 111

Makinist Er

23.06.2024 saat 17.46 (İlk yayınlanma)


Kitap adı: İvan İlyiç'in Ölümü
Özgün adı: СмертЬ Ивана Ильича
Yazar adı: Lev Nikolayeviç Tolstoy
Çevirmen: Ergin Altay
Yayınevi: İletişim Yayınları
Baskı: 3. Basım 2. Baskı 2023




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aldous Huxley ''Cesur Yeni Dünya''nın İncelemesi ve Özeti

Emile Zola ''Meyhane''nin İncelemesi

Yu Hua ''Yaşamak''ın İncelemesi